O otomotiv sektöründe bir duayen. İş hayatına Amerika’da başlayan Sami Nacaroğlu, Temsa’da yöneticilik yapmış, Nissan Türkiye’nin kuruluşunda Genel Müdürlük yapmış, Ford Avrupa’da 28 ülkeden sorumlu üst düzey yöneticilik deneyimi olan, Bayraktar Otomotiv’de grup başkanlığı yapmış çok değerli bir yönetici. Son 6 yıldır da bu tecrübelerini kurucusu olduğu ikincielotomobil.com ‘a aktarıyor. Adana’da başlayan ikinci el yolculuğu, İstanbul’da 5 farklı noktaya taşınmış durumda. Sami Nacaroğlu, Tasit.com’un sorularını yanıtladı.
Sami Nacaroglu röportajı from Tasit.com on Vimeo.
S.O: ÖTV zamları, kredi limitleri ve yükselen kurların Türkiye’de sıfır satışlarına büyük bir darbe indireceği konusunda sektör liderleri neredeyse hemfikir ve bu konudaki endişelerini de birçok yayın organında dile getirdiler. Sıfır araç fiyatlarının daha da yükselmesi beklendiği için otomobil artık bir yatırım kalemi olarak da görülmeye başlandı. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? İkinci ele yansımaları nasıl olur?
S.N: Şimdi tabii, burada sıfır piyasası bir kaç darbe aldı. Yılbaşında yapılan ÖTV zamları, hakikaten hiç beklenmiyordu, çünkü ÖTV zaten çok yüksekti. Yani ÖTV’nin daha da yükselebileceği ihtimali kimsenin aklına bile gelmiyordu. 17 Aralık süreci ile başlayan ve dünyadaki fonların da azalması ile tetiklenen döviz piyasasındaki hareketlenme nedeniyle son 3 ayda %30 gibi bir devaluasyon yaşadı Türkiye. Sıfır otomobil pazarı da Euro’dan referans alıyor yani fiyatların %30 yükselmesini bekliyoruz haliyle ve bence daha sıfır otomobil fiyatları henüz %30 yükselmemiş durumda. O günden bugüne fiyatlardaki artış %20 civarında, demek ki fiyatlara % 5 ile %10 arasında zam gelmesini ben bekliyorum.
S.O: Yerli otomobil konusunda düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Sektörün değerli yöneticilerinden biri olarak siz başvuru yapan gruplardan hangisinin şansını daha yüksek görüyorsunuz? Yerli ve hibrid bir otomobil üretebileceğimizi düşünüyor musunuz?
S.N: Aslına bakarsanız Türkiye’de yerli otomobil zaten üretiliyor. Belki ismi yerli değil ama özellikle Avrupa Birliği sürecinden sonra Türkiye’de otomobil üretimi yerlileşti. Ama siz derseniz kendimiz tasarlayalım ve adı da yerli olsun, o zaman içten yanmalı motorlarla araç dizayn etmek çok yanlış olur diye düşünüyorum.
Geçenlerde Bilim ve Teknoloji Bakanı’nın doğru bir açıklaması vardı, içten yanmalı yani benzinli motorlar, 10 -15 sene sonra yavaş yavaş tarihe gömülecek, belki bir 30 yıl sonra da hiç olmayacaklar. Elektrik için de şu anda çok erken, elektrikli otomobiller, Avrupa’nın bazı ülkelerinde bir başarı yakalıyor, çok az Amerika’da başarı yakalıyor. Elektrikli otomobillere Türkiye’de de son 3-4 yıldır önem veriliyor fakat henüz çok başarılı olmadıklarını görüyoruz.
S.O: Artık araç satışında internetin bu kadar sık kullanılıyor olmasıyla ilgili basında dernek çapında bile çıkabilen uyarılar sıklıkla yer alıyor. Oysa 2009’dan bu yana yaptığımız anketlerde otomobil satın alırken internet kullanımının %280 arttığını gösteriyor. Otomobil sektöründe internet kullanımıyla ilgili siz neler düşünüyorsunuz? İnterneti yeterince anlayamamak ve kullanamamak otomobil satıcılarının işlerini sizce etkiliyor mu?
S.N: Valla ben daha önceki söyleşilerde de bunu söyledim interneti anlayamamak, ileride yok olmak demektir. Bana göre biz bu anlamda da şirket olarak ikinci el otomobil olarak internet ve sosyal medyada da çok ciddi yatırımlar yapıyoruz. İnternetsiz bir ikinci el veya sıfır araç satma işi, bu saatten sonra ben düşünemiyorum ki ben bunu zaten 10 yıldır 15 yıldır söylüyorum. Bundan sonra da zaten hiç olmayacaktır, interneti kullanamayan bir firma mutlaka yok olmaya mahkum olacaktır. Böyle bir dünya yok artık. Bugün Avrupa’ya Amerika’ya baktığımızda bazı ülkelerde otomobil konusunda internet kullanımı %90’lara çıkıyor, demek ki biz de önümüzdeki 5 yıl içerisinde %90 oranında internetten araba satacağız yani direk internetten fatura etmeyeceğiz belki ama müşteri bizi internet yolu ile bulacak dolayısıyla bu artık tartışılmaz bir konu.
S.O: Yurtdışıyla karşılaştırdığınızda, Türkiye’de otomobil anlamında internet kullanımında sizce ne seviyedeyiz? Yeterli buluyor musunuz?
S.N: Bunun hiç bir zaman yeterliliği yok, yani internette o kadar bir derinlik var ki, bugün belki Amerika’da bile yeterli olmayan noktalar olabilir, sonu yok çünkü internet çok büyük bir mecra. Yani ben bundan yaklaşık 15 yıl önce bir magazinde de yazmıştım, geçenlerde tesadüfen karşıma geldi, tekrar okudum. Şöyle demişim o yazıda, bundan bir 10-15 yıl sonra, dünyada milyonlarca küçük pazarlar oluşacak. Bugün her bir internet sitesi bir pazar, bunu iyi görebildiğimi gördüm o yazıyı okuduktan sonra. Demek ki internetsiz bir dünya olmayacak. Türkiye’de de tüm otomotivci dostlarıma, firmalara baktığımızda, sektöre baktığımızda herkes bu işe eğiliyor zaten. Eğilmeyenler de 5 yıl sonra ne olduğunu çok iyi anlayacaklar.
S.O: Otomobil üreticilerinin, tüketicileri ve potansiyel tüketicileri ile iletişim ve etkileşimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle dijital mecralarda ve internette sizce kullanıcılara yeterince ulaşabiliyorlar mı?
S.N: Bunu çok iyi yapan firmalar var, orta seviyede yapan firmalar var ve hiç yapamayanlar var. Bugün, internet müşteri ile iletişim ve erişim açısından çok çok önemli. Görsel medyayı da tabii ki yok sayamayız, ama basılı medya yavaş yavaş bu konudan çıkacak diye düşünüyorum.
S.O: Son olarak buradan müşterilerinize neler söylemek istersiniz? Sektörün bunca zamandır içinde olan ve 2.el otomobil işi yapan değerli tecrübelere sahip bir yönetici olarak ikinci el otomobil satın almayı düşünen kişilere tavsiyeleriniz neler olur? Bu konuda başka eklemek istedikleriniz var mı?
S.N: Ben şunu söylemek istiyorum mecburen kendimizden bahsedeceğiz, biz burada arabadan çok güven satmaya çalışıyoruz yani otomobil almayı düşünenlere araçları, güvenebilecekleri yerden almalarını tavsiye ediyorum. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de fazlasıyla olan bir problem araçların kilometreleri ile oynanma konusu var yani aldıkları arabaların ekspertizi, kilometresi, geçmişi, servis bakımları ya da hasar görüp görmemiş olduğu konularında kendilerine şeffaf ve dürüst davranacak satıcılar ve yerler bulmalarını tavsiye ediyorum. Güven ortamının bulunduğu, güvenebilecekleri yere gitsinler diyorum çünkü daha sonra çok üzülenleri devamlı duyuyorum.