Türkiye otomotiv sektörünü de yakından ilgilendiren araç paylaşımı konusunda Almanya, Fransa ve İngiltere’nin 12 büyük kentinde Dünya’nın en büyük araştırma ve danışmanlık gruplarından biri olan Frost & Sullivan tarafından gerçekleştirilen araştırma sonuçları oldukça ilginç bilgiler sunuyor. Son gelişmelerde görülen tablo, pazarın Türkiye’de de giderek büyüdüğü ve otomotiv üreticilerinin de konuyla yakından ilgilendiğini gösteriyor.
Raporla ilgili bilgilere geçmeden, bu yeni alanda bugüne kadar olan biteni bir hatırlatalım. Sektördeki en büyük gelişme, Dünya’da araç paylaşımının en büyüklerinden olan Zipcar’ın araç kiralama firması Avis tarafından satın alınmasıydı. Daha önce otomobil paylaşımı ile ilgili haberimizde bahsettiğimiz gibi birçok otomobil firması da kendi araç paylaşım hizmetlerini sunmaya başladılar. Daimler Car2Go, BMW Drivenow, VW Quicar, Renault TwizyWay ve son olarak Toyota da Ha:Mo isimli servisleriyle sektöre giriş yaptılar.
Frost & Sullivan’ın tahminlerine göre araç paylaşım pazarı 2013 yılında dünya çapında 70,000 araçla 3 milyon üyeye ulaşacak. 2020 yılına gelindiğinde ise pazarın küresel çapta dokuz kat büyüyerek 26,2 milyon civarında üyeye ulaşması bekleniyor. Avrupa’da araç paylaşım pazarında 2010 yılında 13 operatör varken, bu sayı bir yılda yüzde 85-90 artış kaydederek 2011 yılında 24 operatöre ulaşmış bulunuyor. Araç paylaşımlarının sadece kişisel kullanımlarda değil, kurumsal filo kullanımlarında da 2020 yılına kadar toplam pazarın yüzde 38’ini oluşturması bekleniyor.
İşte Araştırma Sonuçları
Kimler ilgi gösteriyor? Araştırma sonuçları, araç sahibi olmayan veya araçlara kısıtlı erişimi olan genç eğitimli çalışanların ve öğrencilerin araç paylaşımına büyük ilgi gösterdiğine işaret ediyor.
Kullanıcılar neler bekliyor? Katılımcılar araç paylaşımını toplu taşımaya kolay ve esnek bir alternatif olarak görseler de, her iki taşıma modelini de bir arada kullanmayı arzu ediyorlar. Araştırmada yer alanların çoğunluğu, araç paylaşım operatörü olarak şehir içi taşımacılık yapan operatörleri tercih ediyor ve toplu taşıma durakları önünde araç paylaşımı için ayrılmış park alanlarının yer almasını bekliyor.
Kentli araç sahipleri araç paylaşımına katıldıkça arabalarından vazgeçebilir: Mevcut araç sahiplerinden yüzde 40’ı, araç paylaşım hizmetini kullanmaya başladıktan sonra araçlarını elden çıkarmaya daha fazla eğilim gösteriyor. Henüz araç sahibi olmayanları yüzde 60’ı ise araç paylaşımı üyeliğinin ardından araç satın almayı düşünmeyeceğini belirtiyor.
Doğru işletim modeline ve fiyatlandırmaya sahip tek yönlü araç paylaşımı kazanç getirecek: 200 metre içerisindeki istasyonlarda alınabilecek/bırakılabilecek dört koltuklu, gazla çalışan araçlar sunan araç kiralama modeli, yüzde 16,2 ile en çok tercih edilen model olarak öne çıkıyor. Saat başına 15,50 Avro fiyat seviyesi asıl kazancı getirecek olsa da, 7-11 Avro seviyesine inmek pazar payını artırabilir gözüküyor.
İnsanlar henüz konuyu yeterince bilmiyor: Araç paylaşımına üye olmayan her dört kişiden yalnızca biri araç paylaşım kavramı hakkında bilgi sahibiyken, üye olmaya ilgi duyanların oranı yalnızca yüzde 28 olarak ortaya çıkıyor. Detaylı bilgi verildikten sonra araştırmada yer alanların yüzde 38’i araç paylaşım kavramına daha fazla ilgi duymaya başlamış.
Türkiye’de durum nasıl?
Türkiye’de bu alanda faaliyet gösteren Mobilizm ve DriveYoyo yetkililerine araç paylaşımının Türkiye’deki durumunu sorduk. Mobilizm yaklaşık 2 yıldır, DriveYoYo ise 11 aydır Türkiye’de hizmet veriyor. Mobilizm 20’ye yaklaşan park noktasıyla , DriveYoYo da 33 park noktasıyla araç paylaşımı hizmeti sağlıyor. DriveYoYo yöneticilerinden Berkman Çavuşoğlu 3.000’e yakın üyeye toplam 60 araçla hizmet verdiklerini belirtiyor.
Türkiye’de araç paylaşımı yapanların profiline bakıldığında sıklıkla ev hanımları, üniversite öğrencileri, araç alacak gelir sahibi olmayanlar ve de işe servisle gidip gelen ve az kullandıkları otomobillere yatırım yapmak istemeyenler oldukları görülüyor. Otomobil sahibi olmalarına rağmen üye olanların da olduğunu ve evdeki ikinci araba ihtiyacı nedeniyle sistemi kullananların bulunduğunu Mobilizm’den öğreniyoruz. Ortak nokta, araç sahibi olmadan, ihtiyaç anında belirli bir süre için otomobil kullanıyor olmaları. Türkiye’de araç paylaşımı kullanıcılarının çoğunluğu erkek ve 20-30 ve 30-40 yaş arası ilgi daha yoğun. Oldukça yeni bir konu olan araç paylaşımının yeterince bilinmediği fakat yavaş yavaş geliştiği de anlaşılıyor. Park noktaları civarında haliyle talep yoğunlaşabiliyor.
Araç paylaşımının Türkiye’de gelişebilmesi için neler gerektiğine gelince, burada farklı düşüncelerle karşılaşıyoruz. Gelen talepten memnun olduklarını, fakat geçmişi bankacılık sektöründen daha eskilere dayanmasına karşılık sigortacılık sektörünün Türkiye’de yeterinde gelişmediğini ve yaratıcı, farklılık yaratan ürünlerin piyasaya çıkarılamadığını düşündüğünü belirten DriveYoYo yöneticisi Berkman Çavuşoğlu, araç paylaşımı ve mobilite konularındaki gelişmenin, sigorta sektöründeki yenilikçi ürünlerin yaygınlaşmasıyla daha hızlı olacağına olan inandığını da ekliyor.
Araç paylaşımının, araç sahibi olmaya bir alternatif olacağına inandıklarını ve insanlara normalde satın alamayacakları ancak çok keyifli ve kullanmak isteyecekleri farklı otomobiller sunmayı hedeflediklerini söyleyen Mobilizm Satış Müdürü Mert Artun, 3-4 yıl içinde bilinirliğin önemli ölçüde artacağını ve 2013 sonunda İstanbul dışına da açılmayı düşündüklerini belirtiyor. Devlet desteğinin ve Avis gibi büyük oyuncularla koordineli çalışmanın da sektörün geleceğini olumlu etkileyeceğini düşündüğünü belirten Artun, henüz kurumsal satışa başlamadıklarını ve kurumsal satışlarla sektörü daha da geliştireceklerini söyledi.
Araç paylaşımı araştırmasındaki bizce en ilginç nokta, araç sahiplerinin bu hizmetleri kullandıktan sonra araçlarını elden çıkarmaya daha meyilli olmaları ve hiç otomobil satın almamış kişilerin, satın almayı düşünmeyeceklerini bildirmeleri. Bu durum akla, otomobil üreticilerinin bu sektörün gelişimine nasıl yaklaşacaklarını ve satışların azalıp azalmayacağı sorusunu getiriyor. Diğer taraftan otomobil üreticilerinin kendilerinin de bu işe girmiş olmaları, sektörün kaçınılmaz gelişimine de işaret ediyor. Araştırmayı gerçekleştiren Frost & Sullivan Otomotiv ve Ulaşım Endüstrisi Program Müdürü Mohamed Mubarak konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: “Pazardaki oyuncuların çoğunluğu tarafından ek bir gelir kaynağı ve müşterileriyle daha fazla yakınlık kurma fırsatı yanında fark yaratma potansiyeline de sahip bir olgu olarak görülürken, araç paylaşımı, aynı zamanda oyuncular açısından müşterilerin düşüncelerini ve daha da önemlisi araç paylaşımının gelecekteki üyelerinin beklentilerini anlama konusunda kritik bir rol oynamakta.”
Yeniliklerin önünde durmak imkansız, farklı ihtiyaçlar olduğu sürece bu iki konunun birbirine tehdit oluşturmadan da sektörde var olabileceğine inanıyoruz.